Talkın uygulanmasından önce plevral boşluktaki plevral sıvı ve hava drenaj ile uzaklaştırılmalıdır (Antony ve ark. 2001). Buna ek olarak, tam akciğer genişleyebilirliği sağlanmalıdır (Weissberg et al. 1993). Eğer bu mümkün değil ise plörodezis gerçekleştirilemez. Diğer taraftan bazı yazarlar tam olarak akciğer genişlemesini başarmak için asıl plörodesiz öncesinde varolan adezyonların torakoskopik uzaklaştırılmasını tavsiye eder (Keller 1993).

Pudraj

Talkın toz olarak uygulanması medikal veya cerrahi torakoskopi sırasında gerçekleştirilebilir. Habis plevral effüzyon durumunda 2 g (Weissberg ve ark. 1993) ila 5 g (Antony et al. 2001; Viallat ve ark. 1996) arasında ve pnömotoraks durumunda 1 ila 2 g (Viallat ve ark. 1996) arasında talk plevral boşluk içerisine nebülizör ile püskürtülür. Uygulama görüntüleme altında gerçekleştirilebilir. Talkın tüm plevral yüzey üzerinde eşit dağılımının sağlanması için torakoskopun pozisyonu değiştirilmelidir.

Aynı giriş daha sonra 30 ila 50 cm H2O duvar emişi ile drenaj yerleştirilmesi için kullanılır. Bu drenaj 24 saatte 100 mL’den daha az sıvı boşaltılıncaya kadar bölgede bırakılır (Antony ve ark. 2001; Viallat ve ark. 1996).

Süspansiyon

Bir talk süspansiyonun instile edilmesi torakoskopi için uygun olmayan hastalarda bile yapılabilir. Doz olarak 50 mL serum fizyolojik içerisinde 4-5 g talk tavsiye edilir ve bu plevral boşluk içerisindeki bir göğüs tüpünden instile edilir (Antony ve ark. 2001). Göğüs tüpü talk süspansiyon instilasyonundan sonra 1 saat kenetli kalmalıdır. Göğüs tüpü kenetlenmiş durumdan 20 cm H20 emiş gücü altında kurtarılmalıdır. Göğüs tüpü 24 saatte 100 mL’den daha az sıvı boşaltılmaya başlandığı zaman uzaklaştırılabilir.

Eğer 2–3 gün sonrasında 24 saatte 250 mL fazla sıvı boşaltılıyorsa, talk instilasyonu tekrarlanmalıdır (Antony ve ark. 2001). Yazarlar genellikle talk süspansiyonu instilasyonundan sonra plevral kavitede süspansiyonun iyi dağılımı için hastanın döndürülmesini tavsiye eder. Ancak Mager ve ark. (2002) tarafından gerçekleştirilen bir çalışma sonrasında talk süspansiyonun dağılımı bundan pek etkilenmemiştir.

Süspansiyon ve pudraj yöntemlerinin karşılaştırması

Başarılı plörodezis için gereksinimler iki durumda da benzerdir, ancak iki metottan birinin seçilmesi veya seçilmemesi için bazı belirtiler vardır.

Gillissen ve ark. (2010)’na göre süspansiyon plevral drenaj altında veya Karnofsky performans skoru kötü olan hastalar için tercih edilen bir yöntemdir. Ayrıca süspansiyon pnömotorakslı ve genel durumu zayıf VATS (Video Yardımlı Toraks Cerrahisi)’a izin vermeyen hastalar için en iyi seçimdir. Buna karşın talk süspansiyon hızlı tekrarlayan plevral effüzyonlar için uygun değildir. Bu durumlarda torakoskopik talk plörodezis seçilmelidir. Bu ayrıca plevral boşluğun diyagnostik keşfine olanak sağlama avantajına sahip bir yöntemdir.

Aşağıdaki faktörler süspansiyon yönteminin başarısını destekler: 
• Plevral effüzyonun 30 günü aşmamış olması, 
• Drenaj hacminin 200 mL/gün miktarının altında olması 
• Drenaj ve emişte akciğer hacminin genişlemesi (Gillissen ve ark. 2010).

İki metodun uygulanmasının (pudraj ve süspansiyon etkinliği hakkında tartışmalı görüşler vardır. Bazı yazarlar süspansiyon ve pudraj için benzer başarı oranları bildirir (Antony ve ark. 2001).

Diğer yazarlar medikal torakoskopi veya VATS sırasında pudrajın daha yüksek etkisi olduğunu bildirirler (Erickson ve ark. 2002; Gillissen ve ark. 2010; Tschopp ve ark. 2002). Pudraj kullanılarak plevral katmanların daha düzenli kaplandığını bildirirler. Üstelik daha düşük tekrar oranı ve bu nedenle daha düşük tedavi maliyeti söz konusudur.

Sonuçlar

Terapötik başarının değerlendirilmesi için göğüs röntgeni çekilebilir ve boşaltılmış sıvı hacmi değerlendirilebilir. Eğer 3 gün sonrasında röntgen tamamiyle genişlemiş bir akciğer gösteriyorsa, drenaj uzaklaştırılır. Eğer akciğer tamamı ile genişlememiş ise, plörodozis tekrarlar (Weissberg et al. 1993).

Talk pudrajının başarısızlığının temel nedenleri “tutulmuş akciğer” (örneğin tümör büyümesine bağlı olarak tamamen genişlememiş bir akciğer) ve plevranın şiddetli kanseröz istilasıdır (Viallat ve ark. 1996).

Bununla birlikte, bir “tutulmuş akciğer” her zaman açıkça teşhis edilebilir değildir. Uygun akciğer genişlemesini önleyen düzensiz plevral adezyon varlığı durumunda da kötü sonuçlar beklenebilir. Pulmoner elastikiyetin kaybı, yaygın plevral metastaz ve fibrin ve adezyon tarafından plevral yüzeyin lokülasyonu ayrıca plörodezis için elverişsiz koşullar sunar (Weissberg ve ark. 1993).